1/23/2009

AKP'liler Göreve!

Muhammet çelik

Şu an bilgisayarımın masaüstü resmi olarak Chavez’i değil de Erdoğan’ı seçmiş olmayı çok isterdim ama olmadı, Chavez’in en fiyakalı resmini masaüstü yaptım. Erdoğan’sa halktan biri gibi ağlayıp sızlamayı seçti. Ve onun hükümeti bir yardım kuruluşu gibi bağış toplamakla yetindi.

Irak savaşında çok büyük bir günah işleyen AKP’yi halk uyarmadı, günahına ortak oldu ve seçimde tekrar bağrına bastı. Bu defa aynı hükümet aynı günahı yine işledi ve AKP’lilerin kılı kıpırdamadı. Hani Hz. Ebubekir demişti ya ben doğru yoldan çıkınca beni kılıcınızla düzeltin, neden oy hakkını kullananlar liderlerini ve vekillerini bu gaflet uykusundan uyandırmak için sarsmadılar? AKP’nin gençlik kolları, ilçe teşkilatları falan yok muydu? Neden otobüsler dolusu seçmenini partinin önüne yığıp AKP’nin bu günahı işlemesine dur ihtarı veremedi? Oysa dünyada İsrail’i durduracak tek güç, partisini sarsacak, kendine getirecek olan AKP seçmeninin harekete geçmesi olacaktı, olmadı. Olmasını bekleyemez miydik?

"Türkiye, Filistin meselesinde en duyarlı ülkedir" gibi cümlelerle kendilerini kandırdılar. İçlerinden bir kaçını meydanlarda gördük, ellerinde "Gazze halkı yalnız değildir!" pankartları taşıyorlardı. Oysa Gazze halkı yalnızdı… Türkiye’ye boş yere umut beslediler, Erdoğan her gün “yağmasan da gürle” siyaseti gereği gürlemişti meydanlarda ama Gazze’de her yeni gün, yüz insan hayatını kaybediyordu. Duyarlı ülke falan yoktu ortada…

Başbakanın meydanlarda, acizliğinin bir göstergesi gibi bağırıp çağırması seçmenlerini evlerinde rahatlattı. Vicdanlar yayıldı koltuklarda... Öte yandan savaşı durdurmaya en yatkın ülke Türkiye idi ve onun hükümetinin destekçileri AKP'liler, savaşın durmasını gerçekten istiyor muydu? Nerede %48'lik halkımız, neden meydanları doldurup oy verdikleri partilerinden hesap sormazlar?

Lütfen ticaretinizden, siyasetinizden, ikili görüşmelerinizden beş dakika feragat edip, şu insan kıyımına bir kulak kabartınız. Belediye başkanlığına, meclis üyeliğine aday olan ya da olamayanların dedikodularını yaparak gününüzü gün ediyorsunuz. Seçim zamanı hızlanan hizmet kervanında ihale kapma peşinde misiniz? Kendinizi tatmin etmek için yaptığınız yardımlar sizi haklı çıkarmayacak…

Şimdi İsrail ateşkesti ve sizin beklediğiniz oldu işte… Artık bir beş sene daha katliam olmayacak ve İsrail’in yaptıkları yanında kâr kalacak… Bu arada bizler yeni bir uykuya dalacağız. Borsa oyunlarında, ihale kapmacalarda, siyasi çekişmelerde boy göstereceğiz. Koltuklarda kilo alıp semireceğiz. Asfalt döküp kaldırım yenileyecek ve açılıştan açılışa koşacağız. Ve beş sene sonra yeni bir katliam olacak… Hemen meydanlara koşacağız ve haykıracağız “İsrail kahrolsun” diye… Ama hükümete oy verenler partisine el kaldıramayacak. Çekinecek. Liderlerine adeta tapacaklar… Bu hep böyle mi sürecek? Ölen çocukların suçu neydi peki?

Söyleyin ey seçimlerde oy verip de partisinin kölesi olan insanlar! Lideri yoldan çıkınca kendi de peşinden giden politika prangalıları… Onuru mu seçiyorsunuz böylece, zilleti mi? İnsanlık mı önemli sizin için, ekonomik göstergeler mi? Artık yaşanılmaz olan bu dünyanın bir köşesinde mutlu olarak yaşayıp gitmek nasıl bir duygu? İçinizdeki insanlığı boğarak hangi akla hizmet ettiniz?

Eğer hâlâ bir parça ayıksanız ve daha birkaç gün önce ölen binlerce insan sizin için önemli idiyse, daha çoğu ölmesin diye bir kaygınız varsa, lütfen ayağa kalkın…

Liderimiz, başbakanımız, günlerce bir şeyler yapacakmış gibi bir görüntü verip umutlandırarak hem bizi hem bölge halklarını bekletiyordu ve sonunda “bekâra karı boşamak kolay” gibi saçma bir deyimi yersiz kullanarak umutlarımızı yaktı küle çevirdi. Erdoğan ve ekibi aynı büyük günahı bir kez daha işlediler.

Yine kandırıldık! Liderimizin peşinden gitmek zorunda değiliz… Onu doğru yola sevk etmek bizim elimizde… Hz. Ebubekir’in sözün hatırlayalım. Teşkilatlarımızla toplanalım kapısına partimizin. Partimiz çok önemli ama biz uyanık olduğunuz müddetçe. Ey ilçe başkanları il başkanları “bu seçim” sizin için daha önemli…

No comments: