“Eğitim aileyle başlar, okulda devam eder.” Öğretmen ve okul yöneticilerinin genel mentalitesi asıl eğitimin aileden geldiğidir. Bu eğitim okulla pekişir vs. Ülkemin öğrencilerinin okuldan ve sınavlardan çektiği çileyi dünyada başka kimse çekmez. Beşinci sınıfa kadar olan bölüm en kolay bölümdür ondan sonra gelen 3 sene eski deyimle orta okul devri kabus gibidir. OKS (adı her yıl değişiyor bu yıl aynı kaldı sanırım) ve ergenliğe geçiş döneminde başa çıkması zor olan yıllar.. Çocuk çalışkan olsun olmasın dersaneye yazılmak şarttır yoksa başarıya ulaşmak zordur. Gelgelelim sınav zamanına yani haziranın neredeyse ortalarına. Tatile girme moduna giren öğrencinin ne yazık ki çözmesi gereken yüzlerce soru vardır..
Sınava bir hafta kala çalışmalar genelde bırakılır, hesapta rahatlama haftasıdır. Fakat ne çare! Çocuk sınavının iyi geçip geçmeyeceğini, kazanamazsa ailesinin yüzüne nasıl bakacağını düşünmekten alıkoyamaz kendini. Sınav günü her şey bittiğinde öğrenci mutsuzdur. Ne yaptığını hatırlamaz ve sonucu beklemek zorunda kalır. Neyse bu kişinin kazanamadığını varsaydığımızda yeni yıl onun için kötü başlayacaktır doğal olarak. Hedeflediği liseden daha düşük bir yere başlayan çocuk ilk yılına konsantrasyon eksikliğiyle başlar. Kimi öğrencinin de tüm senesi boşa gider çünkü çevresine alışamamıştır. Lise ikinci sınıfta seçimini yapar ve istediği bir bölüme (sayısal,sözel,yabancı dil) başlar. Bu yılın derslerin oldukça kapsamlı olduğu lise birden daha kolay olacağını sanar. Ama şimdi de büyük kardeş ÖSS onun rahatını kaçırır ve kendini hummalı bir çalışma temposunda bulur. Ama onun birdahaki seneye çalışacağını iddia edip ve gününü gün etme ihtimali de muhtemeldir. Ya da hafta sonları gittiği dersane yüzünden sevdiği aktiviteleri (futbol,tenis,sinema) bırakmak zorunda kalması... Bu sene de geçer böyle. Son sınıf! İnsanın hayatı boyunca ennet hatırladığı aslında eğlence içinde geçmesi gereken sınıf! Ama eğlence mi? Büyük sınav gün geçtikçe yaklaşırken ve öğretmenlerin bitmek bilmez nasihatları varken insanın eğlenesi bile gelmez. İnsan bir şeyler bildiğini sandığı zaman ise sorular zorlaşmaya başlar. Mantık şudur “Ne kadar zor soru çözersen Büyük Sınav için o kadar hazırlıklı olursun.” Bu durumda öğrencinin karşılaştığı durumu tahmin edebiliyor musunuz? Okul ve dersanedeki rehberlik servisleri son hızıyla çalışır ama bunun öğrenciye faydası olmaz o zaten kendisi bilir ne yapıp yapamayacağını. Lise müfredatı ve içeriği de ÖSS ile tam uyumludur sanki. Hayır tam tersine ÖSS müfredatın dışındaki konuları içerir. Öğrenci ne yapsın bir yanda okul dersleri diğer tarafta farklı konular. Kafası karman çorman olur sonunda paniğe kapılır. Nasıl başa çıkılır ki bu kadar çalışma varken! Genç öğrencimiz önceki senenin ÖSS sınavını çözer ne gibi sorular çıkmış fikri olur ama yeni sistem gelmiştir ve neler sorulacağı sır gibi saklanmaktadır. Ne yapacağını bilmez şekilde etraftaki tüm test kitaplarını çözerek siler süpürür mecburen... ÖSS GÜNÜ.. Sanıyorum bu sınav gününde Ramazan ayında olduğundan daha fazla dua ediliyordur. Öğrenci girer sınav salonuna bu ortamı ömrü boyunca unutmayacaktır çünkü hayatı bu 195 dk.lık sınava hapsolmuştur. Bir çizgi üzerinde durur öğrenci; bir yanda kazanmak veya kaybetmek ortası yok. Tüm dikkatini toplamaya çalışır bu hayati sınavda. Ve kabus sona erer. Yine bekleme girer araya 1,5 belki 2 ay. Yurt çapında sınava giren öğrencilerin yalnızca % kazanır neden MEB tarafından şöyle açıklanır “Öğrenci eliyoruz.” Öyle elenirki bu öğrencilerin sayıları başta 1 milyon 640 bin iken kazananlar 600 bini geçmez. Geriye kalanların ise çoğu bir dahaki seneyi göze alamaz hem maddi hem de manevi yönden imkanları da sınırlıdır. Sonra kazanamayanların birçoğu kötü yollara başvurur(hırsızlık,gasp,uyuşturucu bağımlılığı) bir kısmı da baba mesleğini devam ettirmeye koyulur. - Üniversiteye gitmiyor musun sen evladım? - Hayır teyze ben kazanamadım. - Bir daha deneseydin çalışsaydın oğlum - !?!!.... Bir de akraba ve komşuların bu tür sinir bozucu ve mantıksız sözleriyle genç iyice yıpranır. Herkese cevap verilmez herkes bu ülkede öğrencilerin ne çektiklerini anlayamaz bazen anlamak istemez sanki onca yükü ve stresi taşımak öğrencilerin kaderiymiş gibi. Acaba bu ezbere dayalı ve artık tabu olan birtakım konular ne zaman değişecek? Öğrencinin neler çektiğini kim ne zaman nasıl anlayacak? DİKKAT!Aradığınız bilgiye ulaşamadınız!
Yıl geçtikçe bozulan ahlakın getirdiği kötülükler ve yeni neslin “böyle gelmiş böyle gider” anlayışının getirdiği tembellik yüzünden herkes endişeli. Hesapta Ata’nın yolundan giden bu öğrenciler hayatlarının en güzel dönemlerinde büyük stresle karşılaşıyor, gelecek hayali olmayanlar ise dersanelerini asıp kızlı erkekli gruplar oluşturarak dışarlarda bomboş geziyorlar. Barlar ve eğlence yerleri bu tür kendinden habersiz gençlerle doluyor. Şimdi onları suçluyorum diye düşünmeyin, inanın onlar bu sistemde en az suçlu olanlar. Okul sistemini istemeyen bu gençler çağdaş! Ailelerinden örnek alarak kendilerini eğlence yerlerine atıyor vakitlerinin büyük bölümünü içki alemlerinde harcıyor. Şimdi bu dünyadan haberi olmayan gençlere vatan nasıl emanet edilir. Çok büyük bir kısım babasının parası ile yurt dışında okuma telaşında veya zamanını müzik, sanatsal etkinlikler gibi şeylerle doldurma fikrinde. Ne yaparsak yapalım bu hep böyle gidecek; Türkiye'den ciddi anlamda profesör ve bilim adamları çıkmayacak. Zaten memleketimizde ne zaman eğitim kaliteli oldu ki şimdi olsun? Bizler çocuğumuzu göndereceğimiz iyi bir okul düşünürken gelişmiş ülkelerde "okul kavramı" kalmayacak belki de. Şimdi bu yazıyı kendi evladınız varmış gibi okuyun ve irdeleyin. Yorumlarınız benim için çok önemli giderken düşüncelerinizi de paylaşın..Eğer öğrenciyseniz dert ortağı olalım=)
by ELIF
|
2 comments:
Sevgili Elif.yazılarından anladıgım kadarıyla çok geniş kapsamlı düşünen araştırmacı bir kişisin.yazdıklarına tamamen katılıyorum.keşke egitim sistemimiz gelişmiş ülkeler seviyesini yakalayabilse .bu imkansız ne yazık ki.yüksek öğretim kurumları bile islamik sembollere kafayı takmışken bir adım ileri gidilemeyeceği apaçık ortadadır.Diğer ülkelerde üniversiteler serbesttir.kimse dönüp bakmaz bile.İşte bu şartlarda herşey olduğu gibi devam edip gider .BİZE DE SADECE KONUŞMAK KALIR.SEVGİLER...
çok acayip bir ülkede yaşıyoruz.daha doğrusu,halen bu sistemi uygulamaya çalışanların yüzünden acayip şekilde yaşatılıyoruz...
Post a Comment