6/18/2007

ABDEST & NAMAZ

NAMAZ ÖNCESİ MADDİ VE MANEVİ TEMİZLİK

‘’Abdest alınan su sıcaksa damarı genişleterek, soğuksa daraltarak, özellikle kalpten uzak damarların esnekliğini ve zindeliğini sağlamaktadır. Su, bu arada yine ısı farkı sebebiyle dokularda yavaşlamış dolaşımdan ortaya çıkan besin birikimlerini de genel dolaşıma katarak, damar sertliğine ve hem de bu olayın beyin dolaşımına yansıması demek olan bunamaya karşı korumaktadır. Vücudun korunma sistemi olan lenf dolaşımı, abdest uygulamasıyla sağlıklı bir işlerlik kazanmaktadır. çünkü, abdest esnasında temas kurulan uzuvlar, lenf sisteminin en önemli uyarılma noktalarını (burun arkası ve bademcikler, boyun yanları) içine almaktadır. ‘’ 1

‘’Vücudun tümüne ait statik elektrik dengesinin çeşitli sebeplerle zaman zaman artması sonucu bir çok psiko-somatik hastalık oluşmaktadır.Statik elektriğin en olumsuz etkisi deri altındaki minik kaslardır. Bu kaslardaki gerginlik sebebiyle, yüzde ve bütün vücutta erken kırışmalar ortaya çıkar. Abdest vasıtasıyla bütün bu olumsuzlukların etkisinden sıyrılmak mümkün olabilmektedir.'’2
.....................................................................................................................................................................




"Hani, biz İsrailoğulları'ndan, "Allah'tan başkasına ibadet etmeyeceksiniz, anne babaya, yakınlara, yetimlere, yoksullara iyilik edeceksiniz, herkese güzel sözler söyleyeceksiniz, namazı kılacaksınız, zekatı vereceksiniz" diye söz almıştık. Sonra pek azınız hariç, yüz çevirerek sözünüzden döndünüz." BAKARA SÛRESİ  (83)

"Sabrederek ve namaz kılarak (Allah'tan) yardım dileyin. Şüphesiz namaz, Allah'a derinden saygı duyanlardan başkasına ağır gelir." BAKARA SÛRESİ (45)


NAMAZIN MADDİ YÖNDEN YARARLARI

Her rekâtta iki defa secdeye giden mü’min, günlük 40 rekat namazda 80 defa yatar kalkar. Hiçbir jimnastikçi, bu hareketleri muntazam olarak günde 80 defa tekrarlayamaz. Jimnastikçiler, genellikle sadece sabahları olmak üzere, günde yirmi veya otuz defa hareket ederler. Yaptıkları hareketler hızlı olduğundan, ekseriyetle kalblerini yorar ve onları yorgun düşürür. Bütün gün de hareket etmediklerinden, vücutlarında kalori toplanmasının ve yağlanmanın önüne geçemezler. Namazda ise hareketler yavaştır. Hareketler kalbi yormaz ve günün muhtelif saatlerinde olduğu için insanı devamlı dinç tutar. Yağlanmaya ve kalori depolanmasına mâni olur.

“Sıvı halindeki organımız” denebilen kan, akciğerlerde ve böbreklerde temizlenir, oksijen ile yüklenir ve bütün vücuda yayılmak üzere kalbe gelir. Kalb, kanı vücudun en ücra yerlerine kadar ulaştırmak üzere pompalar. Ancak bu kan gönderme işinde kalbe yardımcı olunabilmesi için, insanın birtakım hareketler yapması gerekmektedir. Organizmadaki hücrelerin yaşaması ve bedenin dinç kalması için, o hücrelerin kan ile iyice sulanması veyahut kanlanması gerekmektedir.

Namaz kılmadan bütün gün sopa gibi gezinen bir insanın kalbinden başına doğru pompalanan kan ile, namaz kılan ve günde başını 80 defa yere koyan bir kimsenin başına gelecek kan miktarı, muhakkak ki aynı değildir. Beynin üzerindeki zar tabakası, namaz kılan şahıslarda, kılmayanlara nazaran günde 80 defa daha fazla kanlanıyor demektir.

Hafıza ve şahsiyet ile ilgili frontal lob, yâni beynin ön lobu da, aynı şekilde 80 defa fazla kan banyosu yapmaktadır.

Namaz kılan insanlarda hafıza ve şahsiyet bozukluklarına, çok az rastlanır. Bu insanlar daha uzun ömürlü olur ve bunamaya uğramazlar. Erken bunamanın cerrahî tedavisinde bu frontal lob, yâni beynin ön kısmı kesilip çıkartılır. Bir insanın beyni günde seksen defa kanla yıkanırsa, o insan ne erken ne de geç bunamaya yakalanır. Onun için namaz kılan ve çok yaşayan ihtiyarlar kolay kolay bunamazlar. Fazla ihtiyarlamadığı halde yataklara yapışıp altlarını pisleyen ve ekseriya bunama alâmetleri gösterenler, namaz kılmayan kimselerdir.

Diğer taraftan, insanın iradesine bağlı hareketlerini ve yürüyüşünü temin eden merkezlerin bulunduğu parietal lob ile görme, işitme, duyma, koklama ve tatma merkezlerinin bulunduğu arka lob da 80 defa fazla kanla besleniyor demektir. Beynin içindeki “Capsula interna” dediğimiz noktalı çekirdeğin içinde de, insanın irade dışı hareketlerini temin eden (ekstrapramidal) merkezler olduğu için, namaz kılanların capsula internaları da, kan ile 80 defa temas etmektedir. İnsanın dengesini sağlayan beyinciğin ve kafa çiftlerinin çıktığı beyin kökünün beslenmesinin ne kadar kıymetli bir şey olduğunu anlamak için doktor olmak gerekmez.

Namaz kılanların gözleri de kuvvetli bir kan deveranına mâlik olur. Göz merceklerinin dinlenebildiği en ideal mesafe bir buçuk metredir. Yani gözlerimiz ancak bu mesafeye baktığında tam anlamıyla rahat görür bu da namaz esnasında olur. Göziçi tansiyonunda artma olmaz ve ön kameradaki sıvının devamlı şekilde değişmesi temin edilmiş olur. Glokom ve buna benzer vahim göz hastalıklarının namaz kılanlarda daha az görülmesi bu yüzdendir. Kulakların iyi kanlanması da sinüzitlerin meydana gelmesine büyük ölçüde mâni olmaktadır.

Namazın ritmik hareketleri, bağırsak peristaltizmini arttırdığından, bağırsakların kolay boşalmasında ve kabızlık âfetinin defedilmesinde büyük rol oynar. Namaz kılan insanların gerek kalça, gerek diz ve gerekse ayak bileklerinin yanısıra kol omuzu, dirsek ve el bileği mafsalları da devamlı işleyen bir makina gibi olduğundan, mafsallarda teşekkül edecek bütün romatizma ve degeneratif hastalıklardan korunduğu apaçık ortadadır. Zaten bu hastalıklar, İslâm Dîni ile yakından uzaktan alâkası olmayan Hristiyanlarda ve namaz kılmayan insanlarda daha fazla görülür. En son bahsettiğimiz bu mafsal hastalıklarından insanı koruması bile, namazın mucizevî yönlerinden birini teşkil eder.

Namazın, organizmamız üzerindeki faydalarını yazmak, ciltler dolusu bir eser gerektirdiğinden, bunu her uzvun uzmanına bırakmayı uygun görüyorum. Bu konuda yapılan her araştırma, namazın “dinin direği” olduğu gerçeğini bir kere daha ispatlayacaktır.

Op. Dr. Timuçin Alyuğ
                                                                                   :))





1.     K. Kerim’den İlmi Gerçekler_Haluk NURBAKİ. s. 12-14
2.     K. Kerim’den İlmi Gerçekler_Haluk NURBAKİ. s.14-18
3.     K. Kerim’den İlmi Gerçekler_Haluk NURBAKİ. s.33-40 ve ‘’İslami Oruç üzerinde Biyokimyasal Bir Araştırma'’ At. ü. Diş Hekimliği Fak. yıllığı

No comments: