12/16/2009

736.yıldönümünde Mevlâna Hazretleri

Öyle bir zaman ki, ahirzaman fitne oklarının hücumu altındayız. Nereye kaçarsak kaçalım bir yerden yarasını alıyoruz. Her taraf zülum, her yer maddiyat,hırs, bencillik, küfür kokuyor. İtikat bozukluğu almış başını gidiyor. Hakkı savunan tenkit ediliyor, sapık fikirliler el üstünde tutuluyor. İşte böyle bir zamanda insanlar manevî havasından feyiz aldıkları Mevlâna Hazretlerine ve eserlerine başvuruyor. Tabi Hazret-i Pîr üzerinden prim yapmak isteyenler de oldukça fazla piyasada. Yamuk fikirleriyle oluşturdukları eserlerini hiç çekinmeden halka sunuyor ve ilgi görüyorlar. Neyse benim burda söylemek istediğim Hazret-i Mevlâna'yı doğru anlamak hepimizin lehine olacaktır. Öğretilerini, öğütlerini hakkıyla anlamak, ona uymak ümidiyle...

Mehmet Şevket Eygi, Mevlâna'nın doğum yıldönümü sebebiyle yurt içinde ve dışında yapılan çalışmalardan bahsederken Vatikan'da bile 2007 senesinde tennureli dervişlerin döndüğününü ve rivayete göre zünnarlı papazların da buna hayran kaldıklarını belirtiyor ve sözlerine şöyle devam ediyor:

"Ne garip tecelli, bizde Mevlâna ve tarikatı hâlâ yasak, hâlâ garip, hâlâ zincirli...

Mason tekkeleri açık, Mevlevî tekkeleri kapalı. Bazıları Mevlâna'yı kullanmak istiyor. Masonlar bile Mevlânacı. Onlara göre o, "Büyük Türk düşünürü ve ozanıdır."

Mevlâna'yı anlamayan, anlamak istemeyen nice kişiler koyu Mevlânacı. Onu Şamanist yapanlar bile var. Mevlâna kimdir? Bu sorunun cevaplarını vermek istiyorum:

1. O, bir İslâm büyüğüdür.

2. O, bir velîdir.

3. O, Resulullah'ın (sav) vekili, vârisi, halifesidir.

4. O, Kur'an'ın bendesidir "Men bende-i Kur'anem..." demiştir.

5. O, bir Şeriat Müslümanıdır. Başta beş vakit namaz olmak üzere kutsal şeriat'ın bütün emirlerini yerine getirmiştir. Gündüzleri sâim, geceleri kâim olmuştur.

6. O, bir tarikat güneşidir.

7. O, kâmil bir mürşiddir.

8. O, itikatta ehl-i sünnet ve cemaat yolundadır.

9. O, son derece yüksek bir ahlâka sâhip erdemli bir kişidir.

10. O, dünyaya, paraya, servete, mala-mülke hiçbir değer vermeyen zâhid bir kişidir. Bir gün evlerinin işlerine bakan kişiye sormuş: "Bugün evde ne var?" "Hiçbir şey yok efendim..." cevabını alınca "Oh yâ Rabbi, çok şükür, evim Peygamber evine benzedi..." buyurmuşlardır.

11. Mevlâna, Yüce Allah'ın Anadolu halkına büyük bir lütuf ve ihsanıdır.

12. Mevlâna'nın eteğine yapışan, öğütlerini tutan -biiznillah- kurtulur, ebedî saadete nâil olur.

13. Mevlevîliğin temel kurallarından birincisi devamlı taharet üzere olmak ve beş vakit namazı dosdoğru kılmaktır. Bunda en ufak bir şüphe yoktur.

14. Çilesiz Mevlevîlik olmaz.

15. Masonluk, materyalizm, rasyonalizm, dine aykırı ideolojiler ve ...izmler kesinlikle Mevlâna ve Mevlevîlik ile bağdaşmaz, uyuşmaz.

16. Gerçek ve olgun Mevlevî iyi insan, iyi Müslüman, iyi vatandaş demektir.

17. Türkiye'yi bugün içinde bulunduğu çıkmazdan, derin buhrandan, kopukluktan Hazret-i Mevlâna ve Mevlevîlik kurtarabilir. Yazık ki, Hazret-i Pîr yasaklıdır.

18. Çile çıkarmamış olan, namaz kılmayan, Şeriâta uymayan kimseler kendilerini bedavadan Mevlevî sanmasınlar. Onlar olsa olsa "Mevlâna muhibbi" olabilirler.

...

21. Kırsal kesim, taşra, varoş, gecekondu zihniyet ve kültürü ile Mevlevîlik olmaz. Mevlevîlik yüksek bir medeniyet, yüksek bir kültürdür. 

22. Para karşılığında semâ gösterisi (!) yapanlar Mevlevî midir?

23. Kadın - Erkek karışık semâ hokkabazlıkları yapanlar Mevlevî olabilir mi?

24. Ne din var, ne imân, "Ah Mevlâna, vah Mevlâna!..."

25. Mesnevî, roman veya hikâye kitabı gibi okunup anlaşılacak ve yararlanılacak bir kitap değildir. Mutlaka bir ehlinden, bir Mesnevîhandan ders alarak okunmalı, iyice anlaşılmalı ve öğrenilenler hayata geçirilmedir.

26. Mevlevîlik ile fâsıklık, fâcirlik, münâfıklık, isyan tuğyan birlikte olmaz. Böyleleri Mevlevî değil, yol kesicidir. 

Molla-yı Rum Mevlâna Celalüddin Rumî kaddesallahu sirrehüssami Hazretleri; hangi meşrepten olurlarsa olsunlar, bu ülkede yaşayan bütün Müslümanların veliyyünimetidir. Yüce Allah, sırrını takdis buyursun. Kendilerine duâlar ediyor, rahmet diliyoruz. Rûhaniyetleri üzerimize sâyeban olsun. Âmin..."

No comments: