Kadının dışarıda süslü ve koku sürünmüş halde bulunması, beraberinde bazı günahlara yol açar:
Birincisi, başkalarını kendisine baktırarak günaha sokma,
İkincisi, olduğundan başka görünerek insanları aldatma,
Üçüncüsü, Allah'ın verdiği sureti ve vücudu beğenmeme manasına gelen şekil değişikliklerine girme.
Evet, İslam, süslenip güzel görünmeye karşı değildir. Sadece insandaki bu duyguyu, günah işlemeye, duyguların bulanmasına ve insanlar arası kargaşaya sebebiyet vermeyecek şekilde sınırlandırmıştır. İslamiyet'in hoş görmediği nokta, keyfe kâfi olan meşru dairenin dışına çıkarak sadece kendisini değil başka insanları da günaha sevk edecek ve onların içerisinde bazı olumsuz fikirleri harekete geçirecek şekilde süslenmektir.
Asrı saadette bu konuda bazı tedbirler alınmış ve namaz gibi önemli bir ibadette dahi süslenme ve koku sürünme, bir engel olarak görülmüştür. Peygamberimiz şöyle buyurmuşlardır: Kendisine buhur (koku) değen kadın sakın bizimle yatsı namazına katılmasın." (Müslim, Salat, 143; Ebu Davud, Tereccül, 7)
Bir kadının kokular sürünerek dışarıya çıkmasının ne manaya geleceğini şu ikaz edici beyanlarıyla Peygamber Efendimiz'den (sallallahu aleyhi ve sellem) öğreniyoruz: "Her göz zina eder. Kadın koku sürünür, sonra da erkeklerin bulunduğu bir topluluğa uğrarsa o da zina işlemiş olur." (Tirmizi, Edeb, 35; Ebu Davud, Tereccül, 7)
Bu konuda insan, "Başkasının benim yüzümden günaha girmesi beni ilgilendirmez. Ben güzel görünmeyi seviyorum ve süsleniyorum. Herkesin günahı kendine" diyemez. Zira, bir günaha sebep olan, o günahı işlemiş gibi olur.
Bugün, yapılan masraflı süslemelere göre insanlara değer verilebilmektedir. İnsanlık adına çok acı olan bu durum, insanı insan yapan vasıfların bir tarafa bırakılmasına ve neticede değerlerin alt üst olmasına sebebiyet vermiştir. İnsanların şehevi duygularını tahrik etmek, haram olan usullerle insanların teveccühünü kazanmaya çalışmak, kendini güzel bir vasıfla ve fikirle değil de şekille ifade etmeye çalışmak, insanların bizi sağlıklı şekilde değerlendirmelerine mani olmak yani onları aldatmak vs. hepsi başlı başına birer günahtır ve işte makyaj bu tür günahları içinde barındırmaktadır. Bu arada, makyajda kullanılan boyaların, parfümlerin ne içerdiği de ayrı bir mesele. Maalesef, çoğunun hangi maddeden ve nasıl yapıldığını, içinde ne gibi katkılar barındırdığını bilmiyoruz. Fakat bilmediğimiz şeyleri kullanmakta da mahzur görmüyoruz!
Aslında Kur'an'ı rehber edinen ve O'nun emrine amade olan cennete talip kadınlar için şu ayet ne kadar güzel bir uyarıcı ve mürşiddir:"Mümin kadınlara da bakışlarını kısmalarını ve edep yerlerini açmaktan ve günahtan korumalarını söyle. Yine söyle ki mecburen görünen kısımları müstesna olmak üzere, ziynetlerini teşhir etmesinler. Başörtülerini yakalarının üzerini kapatacak şekilde örtsünler. Zinet takılan yerlerini kocaları, babaları, kocalarının babaları, oğulları, üvey oğulları, erkek kardeşleri, erkek kardeşlerinin oğulları, kız kardeşlerinin oğulları, mümin kadınlar, ellerinin altında bulunanlar (köleler), erkeklikten kesilip kadınlara ihtiyaç duymayan hizmetçileri veya henüz kadınların mahrem yerlerini anlamayan çocuklar dışında kimseye göstermesinler. Saklı zinetlerine dikkat çekmek için, ayaklarını da vurmasınlar! Ey müminler! Hepiniz toptan Allah'a tövbe ediniz ki felaha eresiniz! " (Nur Suresi, 24/31)
Bu ayet-i kerime bir Müslüman bayanın Allah'ın kendisine vermiş olduğu ziynetleri ve ziynet takılan yerleri, hangi sınırlar içerisinde ve kimlere karşı muhafaza etmesi gerektiğini açık ve seçik olarak belirtmiştir.
..Alıntı..
No comments:
Post a Comment