8/02/2008

Mutluluk..

Huzuru ve mutluluğu çoğumuz Kaf Dağı’nın (masallardaki dağın ismi böyle ben ne yapayım) ardında ararız…

***

 


                                                                                                                                                     
   Mutluluk, kazandıklarımızda, yahut kaybettiklerimizde değil, kendi içimizdedir.

Mesela, mutluluk, sıcak bir “merhaba” sesidir…

Mutluluk, bebeğimizin kokusu ya da çocuklarınızın tebessümüdür…

 Mutluluk, gülümseyerek eve giren eşe “hoşgeldin sevgilim” demek ya da evdeki 
eşe getirilen gonca gülü öpüp sunmayı bilmektir…
 Mutluluk, alınan her nefesin bir “ikram-ı İlâhî” olduğunu bilmek, bu anlamda 
hayatın güzelliklerini de görmeye çalışmaktır
 Mutluluk, tüm mevsimleri sundukları güzelliklerle birlikte algılayıp yaşamaktır…
 Mutluluk, pencere kenarına serpiştirilen ekmek kırıntılarını yiyen 
güvercinleri seyretmektir…
 Mutluluk, vecdle Allah (c.c)’a yönelip secde etmektir
 Mutluluk, her gülde “Muhammed (sav)’le buluşma” kokusunu hissetmektir?
 Mutluluk, eldekini-avuçtakini fark etmek, kadr-u kıymet bilmek, olanı 
başkalarıyla da paylaşmaktır…
 Mutluluk sadece engelli biriyle karşılaşıldığı zaman değil, kendi 
vücudundaki büyüleyiciliği her zaman fark etmektir…
 Mutluluk, menfaatsiz ve hesapsız sevmektir…
 Mutluluk, “Bana Allah (c.c) yeter” diyerek Allah (c.c)’a teslim olabilmek, 
her şartta şükredebilmektir…
 Mutluluk, güneşin ve yağmurun aynı derecede önemli olduğunu kavrayıp güneşe 
de, yağmura da sevinmektir…
 Mutluluk, hayat karşısında her an taze heyecanlar duyabilmektir.

 Liste daha da uzatılabilir. Sonuçta şunu demeye getiriyorum: Mutluluk, 
yabancısı olduğumuz, hiç tanışmadığımız bir duygu değil, belki yakından 
tanıdığımızdan dolayı kanıksadığımız bir duygudur. 

Önce elimizde var olan değer ve güzellikleri keşfedelim, onlara şükredelim,                sonra da olmayana ulaşmak için çabalayalım. Ama bizi bütünüyle aşan “imkânsız”a doğru koşup  kendimizi telef de etmeyelim. Bu bizi mutsuz eder. Zaten mutsuzluklarımızın çoğunun kaynağı, ihtiraslarımızla hasetlerimizdir. Hayatı kaba-saba yaşamak yerine, bir sanatkâr duyarlılığı içinde yaşamak, çözümsüz zannettiğimiz pek çok sorunu çözebilir?

Unutmayalım ki, hayat sanattır!
 
“Ey insanoğlu!.. Mutluluğu bulmak için gözünü boş yere başkasının ekmeğine, 
başkasının evine, başkasının başarısına, başkasının servetine, başkasının 
mutluluğuna dikme. Gözlerini kendi içine çevir, kendi içine bak: Başka 
yerlerde, başka şeylerde aradığın şey sende saklı.”
 
Yavuz Bahadıroğlu/ vakit gazetesi

No comments: