9/21/2007

Ölmeden Evvel Ölmek mi?

Dostum bana soruyorsun:'Nasıl olur, bu hali yaşamanın belirtisi nelerdir?'falan diye.

Biliyorsun ben Zahiri İlimlerden ve Dinin Cami bağlamında yaşandığı yerden yetiştim.
Biraz da ruhumda köylülük var. Mertebe-Makam-Sülûk gibi tasavvuf terimleri ile anlatmayı beceremem. Ama istiyorsan cami ve köy bakışıyla açayım.

Bizim köyde bir cenaze vardı. Öğreneyim diye yıkama esnasında bana su döktürdüler. İşte yıkadığım ölüde seyrettiklerim:

-Seslenenlere hiç cevap vermiyordu; Daimi Sükûtu seçmişti.

-İmam nereye çevirse itaat ediyordu; İradesi yoktu.

-Sıcak su yaksa, soğuk su üşütse de gıkı çıkmıyordu; İnsafa Teslimdi.

-Dövsek karşı koyamaz, vursak kaçamaz, hakaret etsek savunamazdı; Tepkisizdi.

-Çevresine veda etmiş, dünyaya gözlerini kapamıştı; Tek başınaydı.

-Unvanlarını bırakmış, her şeyiyle çıplak kalmıştı; Soyunmuştu Örtülerden.

-Bilgisi, tecrübesi, birikimi, itibarı, sahip oldukları sıfırlanmıştı; İddiası yoktu.

Sardık sarmaladık,namazını kıldık ve attık başımızdan. Kendi haline bıraktık.

***

Kusura bakma, sana yardımcı olamadım. Cami kültürü ve Köylü mantığı ile bu kadar oluyor!..

Bana sorarsan; yaşamak çok güzel !.. Ölümden bahsedip de içimizi karartma olmaz mı ?!
 


(Mehmet Doğramacı)

No comments: